Ana Sayfa EREĞLİ, KÜLTÜR-SANAT, YAŞAM 30 Ocak 2022 1225 Görüntüleme

97 Yaşındaki Abdullah Yaşa, Tarih Hafızası ile 1925 Yılında Yaşanan Kıtlığı Anlattı

kardesleryaziicimasa

Abdullah Yaşa.
1925 doğumlu. Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı Kutören mahallesinde yaşıyor.

97 yaşında olmasına rağmen hem fiziki olarak hem de hafıza olarak çok dinç durumda olan Abdullah Yaşa, yaşadığı çevre ile ilgili tarihi bilgileri Ereğli Ajans ile paylaştı.

Geçmiş yıllarda bölgede yaşanan kıtıklar, kıtlıklarda insanların yaşam mücadelesi, Kutören Mahallesinde bulunan tarihi caminin hikayesi, toprak komisyonuna toprağını kaptıran köylüler, Zengen ile Kutören arasındaki sınır ve Kutören’de yaşayan Ermeni asıllı değirmenci Zimbad ile ilgili anımsadıklarını, yaşadıklarını Abdullah Yaşa’dan dinledik. 1925 doğumlu olan Abdullah Yaşa, nüfus yazıldığında 12 yaşında olduğunu söyledi ve “Ben nüfusa, 1936 yılında, 1932 doğumlu olarak yazıldım ama gerçek doğum tarihim 1925” dedi.

Abdullah Yaşa’nın anlattıklarından derlediğimiz paragraflar şu şekilde:

-Cumhuriyetin İlk Yıllarında Yaşanan Kıtlıklar-

1925 yılında tüm memlekette bir kıtlık meydana gelir. İnsanlar yiyecek dahi bulamazlar. Kutören’de insanlar, çölden ot toplamışlar gelmişler, o otları yemişler, kimisi bu otlardan zehirlenip ölmüş. 1926 yılında ise öyle güzel bir yıl gelmiş ki, ekilen ekinlerin sapları kamış otu kalınlığına ulaşmış, ama geçen yılki kıtlıktan sonra ekin eken az olduğu için takibindeki iki yıl, 1927 ve 1928 yıllarında yeniden kıtlık başgöstermiş. O zamanlarda arpa ya da buğday yok, ekilen sadece çavdar.

1928 yılında yaşanan kıtlığa bu bölgede kepek senesi derler. Bunun nedeni, un ve ekmek bulamayan insanlar, kepeklerden hamur yapıp yemişler. Benim babam o yıllarda Adana yolunda çalışıyor, ben de üç yaşındayım. Annem, sık sık Ereğli’ye giden amcama kepek siparişi verir, amcam da biraz kepek getirir, bunu un ile karıştırıp sacın üzerinde pişirirler. Ancak sacın üzerine atılan kepekler yanmaya başlar. Meğer, yanan kepekler değilmiş, Ereğli’de kepek satan kişi, kepeğin içine hızar tozu karıştırmış. Yanan da hızar tozu imiş.

-Kıtlık Yıllarında Çıkıp Gelen Ermeni Değirmenci-

“Bu kıtık yıllarının yaşandığı yıllarda, Nevşehir taraflarından bir Zimbad isminde bir Ermeni gelir. Amacı bu bölgede bir yel değirmeni kurmak. Bir hafta Arsama’da (Belkaya) kalır, Arsama’ya esen rüzgarı Emirgazi Dağı’nın kestiğini gözler, buradan vazgeçer, Emirgazi’ye gider. Bir hafta Emirgazi’de kalır, rüzgarı gözlemler. Emirgazi’de esen rüzgarı da dağ çekiyormuş. Değirmeni burada kurmaktan da vazgeçer. Kutörene gelir. Kutören’de de rüzgarı test eder, Karacadağ’dan esen rüzgarın önünde Hasan Dağı’na kadar bir engel yok. Öbür taraftan Toroslara kadar bir engel yok. Böylelikle değirmeni Kutören’de kurmaya karar verir.

Yanına zengin bir ortak arar ve  köylü Topbaş ağa’yı tarif eder. Topbaş (Mehmet) Ağa ile anlaşırlar ve Nevşehir’de kurulu değirmeni sökerek develerle Kutören’ getirirler kurarlar. Civarda ne kadar buğday arpa varsa satın alırlar gelirler. Üretime başladıktan sonra işi iyice büyütürler. Bu civarlara başka da değirmen olmadığı için buradan Kayseri’ye, askeriyeye un gönderirler. Kayseri’deki askeriyenin un ihtiyacını dahi bunlar karşılarlar.

O yıllarda, köyde bir kadının yeni doğan çocuğu açlıktan sabaha kadar uyumaz. Un ucuz ama memlekette para yok. Kadın ertesi günü komşusundan gider borç para alır değirmenden de un alır ve çocuğunun birkaç günlük yiyeceğini de o şekilde karşılar. Durumun kötü olduğunu gören değirmen ortaklarından Ermeni Zımbat,  kendi hissesinde olan buğdayı un yapar, torbalara böler ve köylüye unu dağıtır.”

-Kutören Camii’nin Yapımı-

“Kutörendeki eski caminin temeli, 1901 yılında atılır. Kutören’de Hacı Efendi ağa isimli vatandaş caminin yapım işini üstlenir. Bir de usta bulurlar. Karacadağ üzerinde, şimdiki Gölören’in yakınlarında tarihi bir örende bulunan kiliseyi yıkarak taşlarını cami inşaatında kullanmak için getirirler. Cami için 4 metre temel kazarlar. Temelin üzerine de su basmanına kadar olan kısmı yaparlar. Sonra usta gider. Tam 4 yıl gelmez. 4 yıl sonra çıkıp gelir. Caminin temelinin oturması için 4 yıl beklediğini söyler. Neticede caminin üst inşaatına 1905 yılında başlarlar. Caminin üst kısmındaki yuvarlak küçük pencerelerin oraya kadar geldiklerinde seferberlik ilan edilir. Köyde eli silah tutan herkes askere alınınca cami inşaatı da yarım kalır. Savaş bitinceye kadar, cami inşaatında çalışanların birçoğu şehit olur. Savaş bitiminde geri gelebilenlerden dinç olanlar ile savaş sürecinde yetişen delikanlılar cami inşaatını tamamlarlar.”

-Toprak Komisyonunun Toprak Dağıtımı-

“Cumhuriyet kurulduktan sonra, memlekette okuma yazma bilen kişi sayısı az. Hükümetten, tüm şehirlere bir talimat gönderilir. Köylünün elinde bulunan ekilip dikilebilir toprak miktarının kayıt altına alınması istenir. Bizim bölge için de 1937 yılında Karapınar Kaymakamlığı Nazım isminde bir memur görevlendirir. (Kutören ve çevresi o yıllarda Karapınar’a bağlıdır). Biz o zaman Gevrekli yaylasında oturuyoruz, bizim oraya da geldi bu memur. Ama elinde 100 dekar tarlası olan 20 dekar yazdırdı, 50 dekar tarlası olan 15 dekar yazdırdı, herkes eksik yazdırdı. Memur dedi ki, ‘Bakın komşular, tarlalarınızı doğru yazdırın, gün gelir elinizden alırlar’ diye uyardı. Neticede, gün geldi, 1960 yılında toprak komisyonu geldi. Tarlasını eksik yazdıranların, eksik yazdırdıkları kısmı hazineye kattı ve komisyonla köylüye dağıttı.”

-Kutören Halkının Şimdiki Bulunduğu Yere Taşınması-

“Kutörenlilerin ilk yerleşim alanı olan Kışla’ya eskiden 3 sülale gelir yerleşir. Bunlar zamanla dağılır, kimisi Emirgazi’ye kimisi Arsama’ya gider. Kalanlar da Kutören kalesine çıkarak orada yaşamaya başlarlar. Ancak kuraklık nedeni ile sarnıçlarda su bitince, şimdiki Kutören’in bulunduğu yerde küffardan kalma bir kuyudan develerle kaleye su çekerler. Kalede yaşayanlardan zengin olanın develeri varmış ve suyu getirip götürürmüş, hayvanlarını da orada sularmış. Kalede kalan ve her zaman aşağıya gelip gidemeyen fakirlerden birisi de hanımına şöyle seslenmiş:

Vur avrat çıkrık çalısını
Keklik gibi pırlasın
Kes soğanı keyifler çatlasın
Haceloğlu da elini uflaya uflaya
Goca Meriçten devesini sulasın”

Sonucunda, kaleden aşağıya inip çıkmaktan yorulan halk, şimdiki Kutören’in bulunduğu yere yerleşmeye karar vermişler ve böylelikle köy kurulmuş.

 

trendmasa
sitesolreklam
verayan
Hazır Site by Uzman Tescil webmaster