Türkiye’de ilginç hikayeler duymaya, okumaya alışkın bir milletiz ancak bu hikaye hepsinden farklı. Bu hikaye, emekli olan 3 kafadar polisin, yapacak iş bulamayınca karakol açmalarını anlatıyor.
Hikaye, Küçükpazar Karakolu’nun kuruluşunu anlatıyor.
Hikaye, “Kanun Mustafa” isimli bir komiserden anlatılır. 1980 yılında komiserlik kursu için geldiği İstanbul2da, “Dar bir alanda neden 3 karakol var” sorusu üzerine, Küçükpazar Karakolu’nun hikayesi anlatılmış kendisine.
İlk olarak sahte karakol olarak açılan fakat sonra resmî karakol olarak faaliyetine devam eden Küçükpazar Karakolu’nun hikayesi şöyle:
“1950’li yıllarda, Sirkeci Emniyet Amirliğinde görevli 3 polis, emekli olduktan sonra emekli maaşları geçinmelerine yetmediği için ek iş aramaya koyulurlar. Fakat kendilerine göre bir iş bulamazlar. Ne yapalım ne edelim derken, içlerinden birisi “Karakol kurma” fikrini ortaya atar.
İlk zaman kafalarına yatmasa da sonradan sonraya bu fikir kendilerine uygun gelmeye başlar. Üç kafadar emekli polis, bir bina kiralarlar ve “Küçükpazar Karakolu” yazan tabelayı yaptırıp kapıya asarlar. Karakol için masaydı sandalyeydi, dosyaydı mühürdü derken, bir karakolda olması gereken tüm malzemeleri temin ederler. Bölgede de daha önce görev yaptıkları için zaten tanıyorlardır. Üç emekli polis, karakolu açtıktan sonra eskisi gibi bölge esnafından haraçlarını toplamaya devam ederler. Aynı zamanda da, bir karakol hangi görevi yapıyorsa o görevleri de yerine getirirler. Böylelikle dünyanın ilk sahte karakolu faaliyetine başlamış olur.
Kendi açtıkları karakolda faaliyetlerini sürdüren 3 emekli polis, bağlı bulundukları Sirkeci Emniyet Amirliğine görevine yeni gelen emniyet amirine de çiçekli çikolatalı ziyaret gerçekleştirirler ve karakollarında memurun yetersiz olduğunu bildirerek kendi karakollarına ek memur isterler. Görevine yeni geldiği için bölgede Küçükpazar diye bir karakolun olup olmadığından habersiz olan emniyet amiri de, bu talebi olumlu karşılar ve karakolun emrine 3 polis görevlendirir. Böylelikle karakolun kadrosu genişlemiş, tüm görevler aksatılmadan yerine getirilmeye başlanmıştır. Suçlular adliyeye götürülüp getiriliyor, evraklar düzenleniyor, suçüstüler yapılıyor vs. vs.
İşler o kadar rayına oturmuştur ki, izin programları bile oluşturulmakta ama karakolun kurucu üç memurdan ikisi izin ayrılırsa biri isler karışmasın diye muhakkak karakolda kalmaktadır. İki kurucu memurun izinde oldukları bir gün, üçüncü memurun da bir yakını vefat edince, karakolda resmi görevli 3 polis kalır. Bu sırada, emniyet amirliği, buraya geçici görevle bir polis daha gönderir. Bu memur daha önce il emniyet müdürlüğünde, kömürlerin dağıtım işlerini yürüttüğü için ve tüm karakolları ezbere bildiği için, Küçükpazar isimli bir karakola görevlendirilmesine şaşırır. Bu civarda öyle bir karakol duymamıştı çünkü.
Kış mevsim de yaklaşmasına rağmen karakola kömür gelmemiştir. En son gelen memur, emniyetin kömür deposuna giderek, Küçükpazar karakoluna kömür gelmediğini belirtir ve kömür ister. Depoda görevli kişi, Unkapanı’nda böyle bir karakol olmadığını söylese de, gene de listelere bakarlar ancak yine de bu isimde bir karakol bulamazlar. Depo görevlisi, eski mesai arkadaşını yine de boş göndermez ve Küçükpazar Karakolu’na kömür gönderir. Bu esnada izinde olan 3 polis izinden dönerler ve karakola kömür geldiğini görünce şaşırırlar. Sahte bir karakol oldukları için, bugüne kadar bütün masrafları cebinden karşılayan üçlü, emniyetin deposundan kömür gelince de şaşırırlar.
Tabi, kömürü temin eden memur, ertesi gün bir arkadaşını da yanına alarak Sirkeci Emniyet Amirliğine gider ve durumu anlatır. Amir de olayı olduğu gibi il emniyet müdürüne aktarır. Durumdan huylanan emniyet müdürü, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir yazı yazdırır ancak yazıda durumu ayıktırmaz ve Küçükpazar Karakolu’nu sel bastığı için bu karakola ait demirbaş listesini ister. Genel müdürlükten gelen yazıda böyle bir karakolun olmadığı belirtilir.
Emniyet Müdürü, yanına emniyet amiri ve birkaç da polis alarak, Küçükpazar Karakolu’nun yolunu tutar. Oradaki tüm memurları sorguya çekerler. Sıra, karakolu kurucu 3 memura gelir ve onlar da her şeyi itiraf ederler.
-“Valla müdürüm emekli olduktan sonra bir iş kuramadık, aklımıza karakol kurmak geldi. Biz de kurduk” derler.
Emniyet Müdürü, hikayeyi dinledikten sonra,
-“Bu olayı hiç bir zaman hiç bir yerde anlatmayacaksınız. Derhal İstanbul’u terk edip, ailenizle birlikte izinizi kaybettireceksiniz. Şube müdürlerine de dönerek su talimatı verir:
-“Bu karakol bugünden itibaren yasal hale gelecek. Ankara’ya bir yazı yazın, su baskını, sel falan diye bir şeyler uydurun”
Sahte olarak kurulan Küçükpazar Karakolu yasal hale büründükten sonra yıllarca hizmet verdi.
(Kaynak: Cumhriyet)
