(Haber: Mesut Şahin)
(Fotoğraflar, Ali Rıza Kurt arşivinden alınmıştır)
Konya’nın Ereğli ilçesinde 1969 yılında taksi şoförünün tutuklanması sonucu galeyana gelen halk, karakolu ateşe verdi. Meydana gelen olayda 2 kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi de tutuklandı.
Tarihler, 14 Şubat 1969’u gösterdiğinde, Ereğli’de, Türkiye gündemini günlerce meşgul edecek bir olay yaşanır. Ereğli’de Garip Ömer olarak bilinen bir taksicinin, haksız yere tutuklanması ve işkence görmesi üzerine Ereğli halkı bu olaya tepki göstermiş, tepkinin büyümesi sonucu ise büyük bir facia yaşanmıştı. Galeyana gelen halk karakolu ateşe vermiş, emniyet müdürünün aracını ateşe vermiş, valinin aracını devirmiş ve karakolda ait bir aracı da kaçırmıştı. Yaşanan bu olayı, tanıkları, Ereğli Ajans’a anlattı.
1969 yılında yaşanan bu olayda, karakol önüne toplanan kalabalık, karakolu ateşe vermiş, açılan ateş sonucunda 2 kişi hayatını kaybetmiş, karakolda bulunan polisler ve dönemin karakol komiseri, jandarma tarafından olay yerinden kaçırılmıştı. Olayın sonrasında ise gözaltılar yapılmış, gözaltına alınanlar Samsun’da yargılanmış, tutuklananlar ise Sinop cezaevine gönderilmişti.
Karakol binasının ateşe verilmesinden sonra, binada bulunan odun ve kömürlerin de etkisi ile yangın daha da büyümüş, hatta 2 gün boyunca tamamen söndürülememişti. Olay, Türkiye’nin en büyük sosyal olaylarından olan Kanlı Pazar’ın hemen iki gün öncesinde yaşanmıştı.
Olayın tanıklarından 63 yaşındaki Ali Rıza Kurt, olayın yaşandığı yıllarda öğrenci olduğunu, olayın yaşandığı gün kütüphaneye gittiğini söyledi ve kalabalığı ilk o anda adliye binası önünde gördüğünü anlattı. (O dönemde Ereğli adliyesi, şimdiki kaymakamlığın önündeki otopark olarak kullanılan yerde, eski öğretmenevinin olduğu bina idi)
-“Olay, Keyfi Uygulamalara Olan Bir Tepki Olarak Başlamıştı, Bu Kadar Büyüyeceği Tahmin Edilmiyordu”-
Olayın tanıklarından Ali Rıza Kurt, kütüphane yakınlarındaki kalabalığı görmesinden sonraki anları şöyle anlattı: “Ereğli’de Garip Ömer (Cansu) isimli bir taksici vardı. Bu taksici arkadaşımız, bir vesile ile bir olaya karışıyor ve gözaltına alınıyor. Gözaltında iken işkence gördüğü iddiaları üzerine halk, o dönem adliye ve hükümet binası olan, şimdi otopark olarak kullanılan alandaki eski öğretmenevinin olduğu bina önüne toplandı. Adliye’den Garip Ömer’i çıkardılar hastaneye götürdüler. Orada toplanmış olan ve aralarında Ereğli’nin önceki dönem belediye başaknlarından Kenan Akpınar’ın da olduğu kalabalık da, karakola yürüdü. O dönemde karakol da, şimdiki Fatih Parkı civarındaki poliseviydi.
Kalabalığın karakola yürümesinin nedeni de, karakolda Hüseyin Karyağdı isimli bir komiser vardı. Çok sosyal yönlü bir komiserdi ama bir o kadar da acımasızdı. Komiserin, yer yer keyfi uygulamalar yapması, insanları bıktırması sonucu, üzerine bir de Ereğli halkının sevdiği taksici Ömer’in karakolda işkence gördüğü iddiaları halk arasında büyük bir tepkiye neden oldu. Burada kalabalığın karakola yönelmesi de, komisere olan tepkiden kaynaklıydı”
“Sonradan radyoların ve gazetelerin yazması ile yaklaşık 5 bin kişi olduğunu öğrendiğimiz kalabalık, şimdiki Atatürk caddesi üzerinden yürüyerek, Çukurhan civarından karakol önüne toplanmaya başladı. Ben de öğrenciyim, babam bana eve gitmemi tembihledi ama merakıma yenik düşerek kalabalığın arasına karıştım. İzlemeye başladım. Karakol binasının önünde bulunan bir bahçe duvarına, elinde kürekle birisinin çıktığını gördüm. Karakol önünde bulunan bir elektrik direğinin kablolarını kürekle vurarak koparmaya çalışıyordu. O anda silah sesleri duyuldu ve çığlıklar gelmeye başladı. Kabloları kesmeye çalışan kişi, karakoldan açılan ateş sonucu vurulmuştu. Bu arkadaşın vurulması ile iyice kızgınlaşan kalabalıktan birisi, yakınlarda bulunan petrol istasyonundan bir teneke gaz alır ve karakol binasının önüne giderek binayı ateşe verir. Olay böylelikle patlak verir. Tabi, olayların başlaması ile yangının meydana gelmesi arasında epey zaman geçer. Kalabalığın ilki toplanması sabah saatleri iken yangının meydana gelmesi akşam saatleriydi. Gün boyu bir gerginlik yaşanmıştı Ereğli’de”
-Polisleri Jandarma Kurtardı-
O dönemin tanıklarından 74 yaşındaki Cemal Üstün ise, karakol yangınından sonra olaya karışanların tutuklandığını, Sinop Cezaevine gönderildiğini anlattı. Üstün; o gün ile ilgili anımsadıklarını şöyle anlattı:
“Taksici Garip Ömer’in duraktan gözaltına alınarak karakola götürmesi ve işkence edildiği söylentilerinin yayılmasın üzerine halk toplanıyor ve o dönemde baskıları ile meşhur karakol komiserine tepki göstermek amacı ile karakola yürüyor. Karakol binası önünde olayların büyümesi maalesef istenmeyen olayların yaşanmasına enden oldu. Karakolun dışarı ile irtibatını koparmak için Karakol binası önündeki telefon direğinin tellerini kesmeye çalışan birisi karakoldan açılan ateş sonucu vurulması olayları daha da alevlendirdi ve kalabalıktan birisi petrolden aldığı gaz ile karakol binasını ateşe verdi. Polis ekipleri, jandarmadan yardım istediler, olay yerine jandarma geldi, kalabalığın fazla olması nedeni ile jandarma da müdahale edemedi. Olay yerine gelen jandarma komutanı İbrahim Başçavuş, karakol binasının da yanması ile, karakol binasının arkasında bulunan bir pencereyi yıkıp genişleterek karakoldaki polisleri olay yerinden kaçırdı.
Karakol binasının yakılmasından sonra oradaki kalabalık, adliye binasını da yakalım diyerek adliye binasına yöneldiler. Tabi birçok kişi de, adliyedeki dosyaların yanması ile sicil kayıtlarının temizleneceği sevinci ile bu düşünceye destek verdi ancak kalabalıktan bir grubun, adliye binasından sonra fabrikayı da yakalım diye hareketlenmesi üzerine, olayların ilerlemesinden korkularak kalabalık dağıldı. Bu olay epey bir zaman sürdü, olay yerine valinin geldiği ve valinin aracının da kalabalık tarafından devrildiği, valinin olay yerinden yine jandarma tarafından kaçırıldığı bilgisini aldık devamında”
O gün meydana gelen olaylarda, isimlerini tam hatırlayamadığım ama soyisimlerini hatırladığım, birinin soyismi Karakoyun, diğerinin soyismi İnak olan iki kişi hayatını kaybetti. Birisi direk tellerini keserken vuruldu, diğeri de olayları, yakınlarda bulunan bir at arabası üzerinden seyrederken, seken kuruşunun isabet etmesi ile yaşamını yitirdi. Telefon tellerini kesmeye çalışan kişi 12 yaşında bir çocuktu”
“Ben, olayların ardından eve doğru giderken, karakola doğru gelen bir polis gördüm, zannedersem nöbet değişimi için karakola gidiyordu. Hemen durdurdum onu ve olayı anlattım, bugün karakola gitmemesini, öfkeli bir kalabalığın olduğunu, karakol binasının da yakıldığını söyledim ve polisi geri çevirdim. O gün Ereğli’de yaşanan bu olay, dönemin içişleri bakanı, Ereğlili Faruk Sükan’ın araya girmesi ile yatıştırılabildi. Olayların ardından, olaya karışanlar gözaltına alındı. Onlarca kişi Sinop cezaevine gönderildi”
-Yangın, Ova Köylerinden Görülebiliyordu-
Olayın yaşandığı dönemde öğrenci olan Yusuf Kılınç ise, olayın yaşandığı gün köyde (Kamışlıkuyu) olduğunu, Ereğli’den yoğun bir dumanın yükseldiğini görebiliyorduk. Tabi olayın bir karakol yangını olduğunu ertesi gün şehre indiğimizde öğrendik.
-Olay, Taksici Garip Ömer’in Suçsuz Şekilde İşkence Görmesi İle Başladı-
Olayın tanıklarından bir isim ise, olayların, taksici Ömer’in, suçsuz şekilde gözaltına alınıp işkence edilmesi ile başladığını belirtti ve şunları anlattı:
“Şimdiki Akın Taksi durağını olduğu yerde, Ereğli’nin ilk taksi durağı olan ES Taksi vardı. O durakta Ömer Cansu isminde bir de taksici çalışıyor. Şimdiki Aksoy kavşağında bir iş hanının bodrum katı eğlence mekanı olarak işletiliyordu. Bu eğlence mekanında Ulukışla’dan geldiği öğrenilen birkaç kişi kavgaya karışır ve eğlence merkezinden çıkarak, taksici Ömer’in arabasına binerek Ereğli’den uzaklaşırlar. Taksici Ömer’in de kavgadan falan haberi yok tabi, taksicidir, müşterisi gelmiş götürür. Polisler, kavga eden kişileri Taksici Ömer’in kaçırdığını düşünerek gözaltına alırlar ve karakolda işkence yaparlar. Ertesi gün de, dönemin acımasız bir komiserinin talimatı ile, ibret-i alem olsun düşüncesi ile karakoldan, eski öğretmenevinin bulunduğu binada faaliyet gösteren Adliye binasına kadar, polislerin kollarında caddeden getirirler taksici Ömer’i. Tabi Taksici Ömer’in o halini gören Ereğli halkı olaya tepki gösterir ve adliye önünde kalabalık toplanır. Dönemin kaymakamı Talat Sundur’dan, o komiserin görevden alınmasını isterler ancak yanıt alamazlar. Adliye önündeki kalabalık karakol komiserine tepki göstermek için karakol binasına doğru yürür, yürürken de daha da kalabalıklaşır. Orada karakol olayı meydana geliyor. Karakol binası önündeki elektrik hatlarını kesmek isteyen bir kişi, karakoldan açılan ateş sonucu vuruluyor ve yaşamını yitiriyor. Yine karakoldan açılan ateş sonucu, olayları izleyen bir kişi de, kurşunun sekmesi sonucu vurularak yaşamını yitiriyor. Gösteri yapan kalabalığın içinden iki kişinin vurulması kalabalığı daha da kızgınlaştırıyor ve aralarından birisi petrolden aldığı gaz ile karakolu ateşe veriyor. Karakolun yanması üzerine jandarma, öfkeli kalabalığı sakinleştirmek için havaya ateş açarak, karakolda bulunan polisleri ve komiser Karyağdı’yı, jandarma olay yerinden kaçırıyor. Polislerin ve komiserin evini de yine jandarma toparlayarak şehir dışına çıkarıyor. Olayın takibindeki günlerde olaya karışanlar gözaltına alınıyor ve burada olayların çıkmasından korkularak Samsun’da yargılanıyorlar. Bu olay üzerine, dönemin içişleri bakanı Faruk Sükan Ereğli’ye geliyor, Gülbahçe gazinosunda bir toplantı düzenliyor ve bu toplantıdan sonra olaylar yatışıyor”